Ukrayna İçin Kritik Zirve

18 Ağustos’ta Beyaz Saray’da yapılacak toplantı, Ukrayna’nın geleceği ve tüm Avrupa’nın güvenliği açısından 15 Ağustos’ta Alaska’da yapılan ABD- Rusya zirvesinden çok daha önemli olabilir.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve ABD Başkanı Donald Trump’ın görüşmesi her türlü olumsuz beklentiyi karşılamış gibi duruyor.

Ateşkes olmadı, yaptırım gelmedi, şaşaalı duyurular yapılmadı.

Ukrayna ve Avrupa, dünyanın önde gelen iki nükleer gücü tarafından kapalı kapılar ardında hazırlanan bir anlaşmanın dışında mı bırakılmak üzere?

Ukrayna ve ortakları bunu önlemeye çalışıyor.

İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya Başbakanı Friedrich Merz ve diğer liderlerin Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin yanında Washington’da bulunmasının tek sebebi, 28 Şubat’ta olduğu gibi Oval Ofis’te tekrar pusuya düşmesini önlemek değil.

Donald Trump’ı iki konuda ikna etmeye kararlılar: Birincisi, Ukrayna’nın doğrudan katılımı olmadan Ukrayna için bir barış anlaşması yapılmaması. İkincisi de bunun çok sağlam güvenlik taahhütleriyle desteklenmesi gerektiği.

Avrupalı liderler ABD başkanının her şeyden önce Ukrayna ve Avrupa’nın birleşik bir cephe oluşturduğunu görmesini istiyor.

Ayrıca Vladimir Putin ile olan bariz kişisel yakınlığı nedeniyle Rus liderin taleplerine boyun eğmeyeceğinden emin olmak istiyorlar.

Keir Starmer’ın diplomatik becerileri bu noktada ciddi şekilde sınanacak.

Trump, Starmer’ı seviyor ve onu dinliyor. Ayrıca bir ay içinde İngiltere’ye resmi ziyarette bulunacak.

ABD başkanı, bazen “Trump’a Fısıldayan Adam” olarak anılan NATO Genel Sekreteri Mark Rutte’yi de seviyor.

Trump, Cumhurbaşkanı Macron’dan pek hoşlanmıyor gibi görünüyor. Beyaz Saray, geçtiğimiz günlerde Fransa’nın Eylül’deki BM Genel Kurulu’nda koşulsuz biçimde Filistin’i devlet olarak tanıma niyetini sert bir şekilde eleştirdi.

Ukrayna’da barış anlaşmasının hayata geçmesi için birinin taviz vermesi şart.

Avrupalı liderler sık sık uluslararası sınırların güç kullanılarak değiştirilemeyeceğini söylüyor.

Devlet Başkanı Zelenskiy de defalarca toprak feda etmeyeceğini vurguladı. Zaten Ukrayna anayasası da bunu yasaklıyor.

Ancak Putin, halihazırda yaklaşık %85’ini kontrol ettiği Donbas bölgesini istiyor ve Kırım Yarımadası’nı geri vermeye de kesinlikle niyeti yok. [Rusya 2014’te Kırım’ı ilhak etmişti.]

Eski Estonya Başbakanı ve mevcut Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas bir keresinde bana şöyle demişti:

“Ukrayna için bu savaşta zafer kazanmak sadece işgal altındaki toprakları geri almaktan ibaret olmak zorunda değil.”

Eğer Ukrayna NATO’nun beşinci maddesi gibi Rusya’nın gelecekteki saldırılarını caydırmaya ve böylece özgür ve egemen bir devlet olarak bağımsızlığını korumaya yetecek güvenlik taahhütlerini elde edebilirse bu da bir tür zafer olacaktır.

Anlaşılan o ki ABD ve Rusya, Ukrayna’nın bir miktar toprağını, Rusya’ya daha fazla toprak kaybetmemesini sağlayacak güvenlik taahhütleri karşılığında takas etmesini içeren bir teklifi tartışıyor.

Ancak konuyla ilgili birçok cevapsız soru var.

Ukrayna, binlerce kayıp vermişken savaşı sona erdirmek pahasına toprak kaybettiği bir anlaşmayı kabul edebilir mi?

Ukrayna’nın henüz işgal altında olmayan Donetsk bölgesinin kalan %30’undan vazgeçmesi, başkent Kiev’e giden yolu tehlikeli bir şekilde savunmasız bırakmaz mı?

Peki ya Starmer’ın çok övündüğü “Gönüllüler Koalisyonu” ne olacak?

Cepheye Batı ülkeleri tarafından on binlerce asker gönderilebileceğine dair yapılan açıklamalar yerini daha itidalli söylemlere bıraktı.

Artık Ukrayna’ya ordusunu yeniden inşa etme konusunda destek sağlamak ve “Hava sahasını ve denizleri korumak” gibi şeylerden söz ediliyor.

Üstelik cephede barış sağlansa bile tehlike hala sürecek.

Konuştuğum her askeri uzman, çatışmalar durduğu anda Putin’in ordusunu yeniden kuracağına, daha fazla silah üreteceğine ve üç ila dört yıl gibi kısa bir sürede daha fazla toprak ele geçirecek konuma geleceğine inanıyor.

Bu gerçekleşirse ilerleyen Rus konvoylarına ilk füzeyi ateşleme görevi Eurofighter Typhoon ya da F35 koltuğunda oturan cesur bir pilota düşebilir.

İlgili haberler

Related Posts

İsrail Savunma Bakanı Katz Gazze’yi işgal planını onayladı: 60 bin yedek asker göreve çağırıldı

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz’ın Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir’in kendisine sunduğu Gazze kentini işgal planını onayladığı duyuruldu. 60 bin yedek askerin göreve çağrıldığı aktarıldı.

Körfez’de Tanker Kaza Yaptı

Kocaeli Körfez’de yön levhasına çarpan tanker, ulaşımı aksattı; sürücü yaralandı.

Norveç Başbakanı’ndan Ukrayna Vurgusu

Başbakan Store, ‘Ukrayna olmadan müzakere yapılamaz’ diyerek Avrupa’nın dayanışmasını vurguladı.

Kuraklık Yüzünden Karayolu Yeniden Göründü

Adıyaman’da Çamgazi Barajı’ndaki su seviyesi düşerek eski karayolunu gün yüzüne çıkardı.

İsrail Genelkurmay Başkanı Zamir, Gazze kentini işgal planını onayladı

İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, Gazze kentini topyekün işgal planını onayladı. Kanlı planı 19 Ağustos’ta Savunma Bakanı Yisrael Katz’ın da onaylayacağı ve İsrail’de güvenlik kabinesinin hafta sonu toplanacağı öğrenildi.

Aydın’da Çerçioğlu gerilimi: Belediye binasını AKP’liler bastı

Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun AKP’ye katılmasının ardından yaşanan ziyaret, belediye binasında gerilime neden oldu. Partililerin meclis salonunda slogan atması ve CHP logolu materyalleri yere atması sosyal medyada tepki topladı.